Sayfalar

31 Mayıs 2012 Perşembe

! ♥ Düğün & Nişan Kombini ♥ !

Bu pazar günü, çok sevdiğim, üniversite arkadaşım, 
Malatya'nın kayısı güzeli Edoşum'un nişan töreni var,

Ben de bu sefer bir değişiklik yapıp, 
pantolonlu bir özel gün kombini yapmaya karar verdim.
 

Halihazırda evde olan beyaz pantolonumun üstüne,
 Zara'dan, bu gördüğünüz elbiseyi aldım.



Ne yazık ki bu arkasının böyle siyah bir fermuarı olduğunu, 
daha şimdi resimleri zara'nın web sitesinde ararken fark ettim. :)
(Bu kadar da dikkatliyim yani!)

Pullu payetli olan bu elbise, aslında pek bi kullanışsız,
çünkü her yere takılma özelliği var ama bu yaz çiçek desenleri,
turuncu-pembe ikilisi,
mint yeşili ve leylak rengi uyumu moda olduğu için, 
bütün yaz davetlere rahatça giyebileceğimi düşündüm. 
Hem de diktirmeydi, yok kumaşıydı, eteğiydi v.s uğraşmadan.
Nasıl fikir? ;)


Hal böyleyken, evde daha önce Butik Modakolik'ten aldığım


2 renkli bu şalım vardı, altına da beyaz pantolon, ve bu elbise gayet iyi gider diye düşündüm.



Geldik ayakkabı ve çanta kısmına...
Asıl sıkıntıysa evde bir sürü ayakkabının olması ama hepsinin abiye ve eskiye ait ayakkabılar olması nedeniyle,
"ben bu kombinin altına ne giyeceğim?" sorusunun cevabının olmayışı.

En acilinden fikirlerinize ihtiyacım var.
Ellerimi kavuşturmuş sizden gelecek yardımları bekliyor olacağım. :/
Bu kombinin altına ne renklerde nasıl model bir ayakkabı ve çanta gider?

Hem belki sizin seçtiğiniz bir ayakkabı çantayla nişan'dan fotoğraflarımı yayınlayabilirim. ;)

**********

P.S: Canım arkadaşım Edoşum benim, 5 yıl önce: "5 yıl sonra nerede ve nasıl olacağız, hala böyle oturup bu muhabbetleri yapacak mıyız?" diyorduk ya, işte 5 yıl rüya gibi geçmiş ve biz şimdi hayatlarımıza renk katanlarla çoğalarak devam edeceğiz bu güzel yolculuğumuza inşallah. Tebrikler canım benim,
Allah tamamına erdirsin inşallah.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

BİTSE DE GİTSEK!

Allah'ım şu işkence bitse de gitsek!

Yorgun değil, bitkin de değil, tamamen BIKKINIM!
Bu iş yerinde olmak, bu durumda olmak, bütün hücrelerimi kaplayan küfle hayattan tat alamıyor olmak...
İlerleme yok, anlama yok, ortam yok, anlatacak hal yok, anlayacak insan yok...
Yok, yok da yok!

İnsanlar daha bilgisayarı açmayı kapamayı bilmiyorken, 
bütün işleri tek bilen ve sesini çıkarmayan BEN yaparken, 
kendilerinin yaptıklarını iddia etmeleri, 

Hayatta her şeyi allem edip kallem edip de başkalarına yaptırmaları,
başkalarının sırtından geçinmeleri,
ve bunu kendilerini iyi göstererek yapmaları,
insanları kullanmaları,
hiç düşünmeden insanları kendi çıkarları için heba edebilmeleri,

Herşeyden önemlisi ve en kötüsü,
herkesi kendilerine benzetmeleri....

Bu böyle uzar gider... 

:(
 

Bana kalansa:
Ya olduğu gibi kabullenip çarkın içinde yine de tutunmaya çalışmak,
ya da olduğu gibi kabullenemeyip çarka dahil olmamak...
Deve, diyar meselesi sanırım bu!

İşte bu yüzden BIKKINIM ve BİTSE DE GİTSEK diyorum,
Her gün ayrı bir işkence, her gün doldurulması gereken mesai saatleri,
Her gün bir odada "en az" 8 kişiden çıkan ses,
Öyle ki artık klimanın sesine,
Eve dönüşte dinlediğim müziğin sesine bile tahammülüm kalmadı.

***


Bir gün daha böyle biterken, sonunda içimdekileri döktüm.

***

Ne oldu?
 Hiçbir şey!

Canım bol köpüklü bir latte ve muffin istiyor işte!
Hıh!
 


28 Mayıs 2012 Pazartesi

•*¨*•.¸¸♥ Yıldönümü Diyince...♥ ¸¸.•*¨*•

•*¨*•.¸¸♥ ¸¸.•*¨*• 

Bu aralar resimlerle uğraşamıyorum, o nedenle fırsat bulmuşken sizlere danışayım, güzel fikirlerinizi alayım istedim.
Ne için mi?
Buyrun bakalım...


Anneler günü geçti, 
Regaip Kandili geçti,
Eurovision 2012 geçti 
ve 
Ben ne yazık ki bunların hiçbirine güncel olarak yazı yazamadım. :(


Madem öyle,
Ben de vakti zamanı gelmeden sorup soruşturayım,
En azından hakkında bir yazı yazmış olayım istedim.

Başlıktan da anlaşılacağı üzere,
Evlilik yıldönümümüz yaklaşıyor...

04.06.2011 



Her daim özel olsa da, o gün bizim için bir ilk olacak aynı zamanda.
Bu nedenle hem sabırsızlanıyorum, hem de ne yapacağını bilmediğim için strese girmiş durumdayım a dostlar.
Bana bir el atıverin. :p


Siz olsanız evlilik yıldönümüz için ne gibi bir sürpriz hazırlardınız?
Tam tamına 1 haftam var, biraz geç kalmış olabilirim ama geç olsun güç olmasın diyorum :p
Daha önceden deneyimli arkadaşlar da yorumlarını eksik etmesinler lütfen.
Heyecanla bekliyor olacağım.

 •*¨*•.¸¸♥ ¸¸.•*¨*• 

25 Mayıs 2012 Cuma

Köşe Yazarı Olmak ya da Olmamak, İşte Bütün Mesele Bu! ;)

Ben köşe yazarı olsam...

Muhtemelen, yazılarını günlük bazda yayınlayamayan, "Hastaydım, bilgisayarım bozuldu, elektrikler kesildi, bizim oğlanın veli toplantısı vardı..." v.s gibi bahaneler üreten hatta haftada bir yazılacak olanları bile zamanında yetiştiremeyen bir yazar olabilirdim ancak.

Oturma odamdaki köşede oturup yazmak zorunda olsam da yazamazdım büyük ihtimalle.

Köşemin yazarı ne olacak!

Hıh!
Tamam düzenli yazamıyoruz anladık.
 Ben sıradan bir hayatı olan sıradan bir insanım.
Onlarınsa hem gece hayatı, hem kişisel hayatları olduğu düşünüldüğünde, gerçekten oldukça yoğun hayatları var ve bunları da an be an sosyal medya'da bildiriyorlar.
Peki bunu nasıl yapıyorlar?

Bilmiyorum, bilemiyorum.

***

Şu an iş yerinden bildiriyorum:
Bu post resimsiz bir post olacaktır.
Bilginize!
***

Birazdan bir arkadaşa, hayırlara vesile olsun diye kermese gideceğim...
Müdür'den izin almam mümkün değil,
çünkü sabahtan bu kermese hazırlanmak için tam 1 saat rötarlı geldim işe.
Hazırlanmak da sadece ne giyeceğime karar vermekten ibaret oysa ki.
Yüzümdeki güneşten meydana gelmiş kızarıklıkları alması için hafif bir pudra süreceğim birazdan.
Resmini çekip koyuyorlar ya böyle an be an... :)

Valla eleştirmiyorum, gayet hoşuma gidiyor, aksine kıskanıyorum.
Eskiden bende olan veya benim yaptığım birşey için laf eden birinin beni kıskandığını söylerlerdi, anlamazdım, "Niye kıskansın ki?" derdim.
Meğer gerçekten de öyleymiş! :)
Ben yapamıyorum ya, herkese laf atıyorum şimdi.
Giyinmeye, makyaja, oraya buraya hazırlanmaya vaktim yok da ondan... ;)
Neyse!
İş yerinde görevim değişti, bir memurumuz gitti, onun yerine artık ben baktığım için, başım kalabalık oluyor artık bloğa vakit ayıramıyorum.
 (HEH BAHANEMİ DE BULDUM OH! :)) )

İsterdim ki, anneler gününde, kandilde, her Cuma bi yazı yazayım hatta günde 3-4 tane falan.
Nerdeeeeeeeee, okuyabilirsem ne mutlu...
Hatta en sevdiğim dizinin sezon sonunun son 5 dakikasını bile izleyebilmiş değilim.
(Aslında biraz da bitmesini istemediğim için sonunu getirmiyor olabilirim ;) )

Şimdi yavaştan çaktırmadan lavaboya gidip işleri halledip, sonrasında da izin almanın yollarını bulmam gerekecek.

Arkadaşlar bekler

ve

BeBeKo gider!

....





15 Mayıs 2012 Salı

Eski dostlar! ... :)

Bloğuma tam 1 aydır yazı yazmadığımın farkındayım, zor geliyor artık nedense... 
Bahar gelince içimde depreşen "dışarıda olma duygusu"ndan sanırım, içeride kalıp yazı yazmak zor geliyor. 
Bunun için daha pratik bir yol bulmalıyım belli ki...
Ama nasıl? :/

***

Günler hıphızlı geçerken, ben buraya yetişemedim haliyle.
Ben beceremedim, becerenleri tebrik ediyorum. (şak şak şak)

***

Eveet, en son su altından gün yüzüne çıkmıştık ama ben devamını getirememiştim bir türlü... :)
En kısa sürede resimleri eşimin telefonundan alıp ekleyeceğim söz veriyorum, gerçekten görülmeye değer bir ortamdı: Florya'daki Akvaryum.
Amazon ormanları yazısı pek yakında! Şişşşşhh! ;)
(Wait for it! ;) )
(HIMYM'daki Barney'nin sesinden...)

***

Bu süre zarfında kilo verme çabalarımdan, şekersiz çay içme denemelerimden çok bahsetmek istesem de hiç bahsedememiştim.
Geçtiğimiz bir ayda gezdim tozdum :p oh canıma minnet! 
Bazen yedim içtim, bazen de yememeye çalıştım ama gene de yedim hahaha :)
En sonunda: "Rejim diyet hak getire, yazık bu bedene, şişmanlık sultanlıktır, işim olmaz baskülle..." şarkısı eşliğinde bu sayfayı da kapattım çok şükür. :)

***

 "İstanbul Hatırası" yazımda ortaokul arkadaşlarımla görüşmeye başladığımızdan bahsetmiştim.
Buluşmaya devam ediyoruz, gözümüzden yaşlar gelene kadar gülüyoruz...
Maşallah, çok eğlenceli geçiyor.
Son buluşmamızda kardeşim hepimize sürpriz yapmış:  
Paye Butik Pasta'dan canım arkadaşım Fatmacığım'ın ellerine sağlık bizlere nefis bir pasta yapmışlar.



Eski dostlar diye bir yazışma grubu kurmuştuk ve yazışma grubumuzu pastaya taşımış sağolsun güzel kardeşim...
Ortaokul ve lisede devam eden arkadaşlığımız için böyle hoş bir sürpriz düşünmüş.


Lezzeti ayrı güzel, görüntüsü ayrı güzel bu pastaya kim hayır diyebilir ki? 

:)



Ben de hayır diyemedim tabi ki :p



Sofra arkadaşımın sofrası...
 Servis yapmaya hazırlandığı da meşhur kumpiriymiş canım Şeymacığım'ın. 
"Oooohhh yoooo, o çok!" derken ben, "Yedikten sonra bir daha isteyeceksin." dedi ve haklıydı da, bir daha isteyeceğim kadar güzel olmuştu. 

Tarifini merak edenler çekinmeden sorabilirsiniz bana :p
Hemen tarifini aldım tabi ki.
İlk fırsatta deneyeceğim inşallah.


Ne diyoruz?

YAŞASIN YEMEK YEMEEEEEEEEEEEK! 

:)

 Hepinizi öpüyorum canlar, ciğerler!
Ciğer dedim de aklıma geldi,
ciğer mi yapsam bu akşam acaba? 
:p

P.S.: "Ye, Dua et, Sev" filminde Julia Roberts'ın kendini buluşu gibi buldum kendimi.

Sevgiler...




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Follow Me on Pinterest