Sayfalar

10 Ekim 2011 Pazartesi

Günün Rengi: Gri!


Sağanak yağışlı bir gün, bugün.
Bu sabah gri renkli bir güne uyandım.
Hayır içim kararmış değil, sadece yorgunum. Haftasonumun bana kalmayışından muzdaribim. Mevsim değişikliğiyle birlikte iyiden iyiye kendini hissettiren eve kapanma isteğim ağır basmış durumda ve ben evlendiğim günden beri (hatta evlilik hazırlılıkları sürecini de düşünürsek) sürekli bir koşuşturmaca içerisinde olmaktan artık yoruldum.
Biraz kendime kalmak, biraz savsaklamak, ağırdan almak ama kendim için bir sürü bir sürü şeyler yapmak, pijama, terlik, televizyon üçlüsü eşliğinde "yeni heyecanım" blogumla başbaşa kalmak istiyorum.

Hafta sonum bana yetmiyor! Ben de kendime yetemiyorum!

Sanırım kendime yeni üç ben daha lazım! :)
1-İşe her sabah kronik olarak geç kaldığım için; işe gidip gelen ben,

2-Eşime ve evime evlendiğimden beri doyamadığım için olmalı ki, evde vakit geçiren, ilgilenmek istediğim hobilerimle uğraşan bir ben,

3-Gönlüm her uçmak istediğinde ayağımdan bağlanmışım hissiyatından kurtulmak için, özgürce gezip tozacağım, orası senin burası benim, bilmediğim diyarlarda kendimi yine yeniden keşfedeceğim bir ben.



Eskiden böyle havaları sevmezdim. Hayat bahara kadar dururdu benim için. Şimdi, gri renkli havalar bana Boston anılarımı hatırlatıyor. Yağmuru, soğuk havaları sevmeme vesile olan, öğrencilik yıllarımın memleketi, acılarım, maceralarım: Boston, Massachusetts, A.B.D! Havalar hep kapalı olsa da, hayatımın en renkli dönemlerinden biriydi Boston benim için. Sanki orada her şey için imkan ve zaman vardı.

Böyle havalarda çekildiğim bir Boston resmi eklemek istedim buraya ama sanırım böyle havalarda poz pek vermemişim :( , o yüzden başka bir yerden bulduğum resmi ekleyeceğim.


7 kız kardeşli ailenin 6 numaralı kardeşi olarak, ablamlara bakıyorum da onlara imrenmemek elde değil... Evli, mutlu, çocuklu veya diğer bir deyişle hem çocuk yapıp hem kariyer yapan 5'i biryerdelerime nazar etmeyeyim ama hem işe, hem çocuklarına ayrı ayrı, hem eşlerine, hem de kendilerine nasıl vakit ayırıyorlar bilemiyorum doğrusu. Bugünlerde kafamı oldukça meşgul etmiyor değil bu düşünce :)

Evet sanırım ne zamandır beynimi kurcalayan bu düşüncenin sebebini buldum:

 "Bir şey eksik o da enerji!"

Evlendikten sonra kendini iyice hissettiren kronik yorgunluğum, kronik geç kalmalara dönüştüğünde artık önlem almanın vakti geldiğini fark ettim.

B12 vitamini spora başlamamda etkin rol oynadıktan sonra, olmayan enerjimden kaybettiğim enerjiyi geri kazanmak için calsiyum, magnezyum ve çinko üçlüsünü aldım solgar'dan. 1 ay sonra vücudumda ödem oluşmaması için bir süreliğine ara vermeye niyetlenmiştim ki...

Şimdi gene yorgun, kendine yetemeyen bir ben...

Bu da kapanış resmimiz olsun: Ne kadar verirsek, o kadar alırmışız! ;) Sanırım daha pozitif olmanın vakti geldi ;)

Siz gri günlerde neler hissedersiniz?

2 yorum:

  1. Sanirim bu ara herkes sicak havalardan soguga gecis sendromunu yasiyor :) Hedefleri, umutlari, hayalleri olmali insanin, böyle olunca hava nasilmis umrunda olmuyor icinde günes olabiliyor her daim. Ama sürekli bir durumsa bu o zaman vitamin eksikligi vardir derim :) Demir eksikliginden bende öyleydim gecen yil, bir ay kullandim biraz düzeldi gibi. Bu son zamanlar cok aktif olmasamda sükreder haldeyim...Sükretmek, ümit etmek, sabretmek...
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Yine güzel yorumunla Gri bir yazıya daha renk kattın ;) teşekkür ediyorum. Aslında ben tam kış çocuğuyum, kalın kalın lahana gibi kat kat giyinmek en sevdiğim şey :) Demir eksikliğim de gerçekten yıllardır var, ben de daha önce demir için kullanmıştım ama bu yıl B12'ye başladım.
    Ben sadece 1 hafta kadar dinlenmek istiyorum, evimde vakit geçirmek :) hepsi bahane ;)

    YanıtlaSil

♥Güzel yorumlarınız için kocaman TEŞEKKÜRLER♥
•*¨*•.¸¸♥ ¸¸.•*¨*•

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Follow Me on Pinterest